YAZAR
Kim daha kurnaz? Kayserili mi Darendeli mi?
Anadolu’da bazı iller birbirleriyle yarışır… Hatta bazı ilçeler bağlı bulundukları illerle yarışırlar… Bir zamanlar Kayseri’nin ilçesi olan sonra da Malatya’ya bağlanan Darende ile Kayserililer arasında da tatlı bir kurnazlık çekişmesi vardır… (ÇUKUROVA’DAN / Y.Sinan TANYILDIZ)
Kayseri denince herkesin aklına kurnazlık gelir ve Kayserililer gerçekten çok çalışkandır, ticareti de iyi bilirler… Darendeliler de öyledir lakin biri koca Kayseri, diğeri ise Darende…
Biraz sonra okuyacağınız hikayeyi bana Adana’da yaşayan ve Tadım Pizza’nın Adana Şubesi sorumlusu olan Sema Darendeli anlattı…
Soyadı gibi Sema Hanım Darendeli’dir…
Hikaye şöyle:
“Efendim zamanın birinde Kayseri’nin ileri gelenleri ile Darende’nin ileri gelenleri kurnazlık konusunda tartışmaya başlamışlar… “Darendeli mi, yoksa Kayserili mi daha kurnazdır?..” tartışması uzayıp gitmiş…
Sonunda şuna karar vermişler:
Bir Kayserili ve bir Darendeli Amerika’ya gönderilecek, bir yıl içinde kim daha çok para kazanırsa o kurnaz ilan edilecek…
Hazırlıklar başlamış ve Kayserili ile Darendeli’yi uçağa bindirip NewYork’a göndermişler…
Bizimkiler uçaktan inince şaşırmış…
Burası kent değil, koca bir ülke… Korkmuşlar tabi…
“Bak demiş” Kayserili… “Biz buranın yabancısıyız. Başımıza kötü şeyler gelebilir. 6 ay sonra burada buluşalım. Sonra yine işimize bakarız…”
Ve birbirlerinden ayrılmışlar…
Aradan 6 ay geçmiş… Sözleştikleri gibi buluşma yerine ilkönce Darendeli gelmiş ama durumu yürekler acısıymış… Ortalarda Kayseriliyi göremeyince biraz da paniklemiş.
Derken bir limuzin yaklaşmış buluşma yerine… İçinden Kayserili çıkmış…
Birbirlerine hasretle sarılmışlar… Darendeli kıskanmış tabi… “Sen çok para kazandın galiba…” diye sormuş…
“Evet…” demiş Kayserili… Limuzin’den bir kutu çıkarmış… “İşte ben bu kutuyu icad ettim… Amerikalı bu kutunun içine elini sokuyor. Yandaki delikten de bir dolar atıyor. Kutu çalışıyor, Amerikalı’nın falını kağıda basılmış bir şekilde döküyor… Bu işte çok para var çooook…”
“İyi demiş…” Darendeli ve ayrılmışlar…
Zaman su gibi akmış tabi…. Ve bir yıl da geçip getmiş… Dönme zamanı gelince bu kez buluşma yerine limuzini ile Kayserili önce gelmiş ve etrafına bakınmış, Darendeli yok… Biraz beklemiş, derken yukardan bir helikopter parka inmiş… İçinde Darendeli var… Kayseri şaşırmış:
“Yahu…” demiş. “6 Ay önce beş kuruşun yoktu. Şimdi helikopterin var. Nasıl başardın? Ne yaptın da bu kadar parayı kazandın?”
Darendeli gülümsemiş…
“Ben de bir makine icat ettim…” demiş ve helikopterden bir kutu çıkarıp Kayseriliye göstermiş…
“Bak bu kutuya elini sokuyorsun, bir dolar atıyorsun ve kutu falına bakıyor…”
Kayserili isyan etmiş:
“Ama bunu ben icat etmiştim…”
“Biliyorum demiş…” Darendeli. “Yalnız benim kutumun bir özelliği daha var. Eğer bir dolar daha atmazsan elini kutunun içinden çıkaramıyorsun…”
Hikaye böyle… Ben de Sema Hanım’a sordum:
“Şimdi Darendeli mi daha kurnaz oluyor…”
“Hayır…” dedi Sema Hanım… Bu hikayenin özü şu: “Kayserili mucittir, icat eder. Darendeli icat etmez, başkasının iyi yaptığı şeyi yapar. İcat etmek için uğraşmaz…”
Doğru… Bu nedenle Kayseri hâlâ icat ediyor ve büyüyor, Darendeli ise tüccar olmaya devam ediyor…